Ofisin soğuk ve resmi havası, Lola Foxx ile Danny D arasında fena halde gerilmişti. Lola, Madrid’in sert ve güçlü iş kadını duruşunu elinden bırakmıyordu; kalın bacaklarını masanın üzerine yaslayıp doğal göğüsleriyle iri kalçasını göstererek tam bir hâkimiyet sembolüydü. Danny’nin bakışlarındaki meydan okuma ateşi, onu daha da kışkırtıyordu; bu arzu dolu çatışma yavaş yavaş kontrol edilemez bir şehvete dönüşmek üzereydi. Lola’nın parmakları Danny’nin kalçasına bastırıyor, avuçlarını orada gezdirirken kesinlikle nazik değil, sert ve acımasızdı; itaatin en kaba hali isteniyordu.
Danny direnmekten vazgeçip teslim olmaya karar vermişti ama içinde yanan o ateş her hamlede karşılık veriyordu. İnatçı bakışlar değiş tokuş edilirken, Lola acımadan arka kapıya gidiyor; kalın parmakları acıtıcı ritimlerle derinlere saplanıyordu. Hangi hareketi yaparsa yapsın, sertlik ve şehvet iç içe geçiyor; Danny’nin bedeni bu baskının her anında kıvranıyor, sancıyla haz birbirine karışıyordu. Lola’nın sesi oda içinde yankılanırken emirler savuruyor, boyun eğmeyen bu folloşa dair sınırları zorluyordu: hem bedenini hem ruhunu parçalamak istercesine.
Kalçanın her sıyrılışıyla odanın duvarları sarsılıyor; Danny’nin nefesi kesik kesik geliyor, ağızdan çıkan küfürler ve emirler onun tam anlamıyla hâkim olduğunu haykırıyordu. Parmaklar en hassas noktada baskı kurarken dudaklar teni kemiriyordu; kaba kuvvet yerini sabit bir dominasyona bırakmıştı artık. Zaman akıp giderken tempo yükseliyor, Lola’nın elleri ve ağzı Danny’yi çıldırtan bir hızda ilerliyordu. Sonunda ikisi de doruğa varıyor; bağırışlar havada uçuşuyor, inlemeler hiçbir şeyi gizlemiyordu.
Lola egemenliğini büyük bir pazarlık olmadan kabul ettirmişti; Danny ise tamamen kendini kaybetmişti. Oyun sona erdiğinde bedenlerine kazınmış izler vardı; kadın kontrolü elinde tutan zalim bir tanrıça, adam ise ona boyun eğmiş esir gibiydi. Madrid’in sıcak gecesinde iki vücut birbirine saplanmış, sınırlar yıkılmış ve istek en çılgın noktasına ulaşmıştı.